KIRŞEHİR ABDULKADİR GEYLANİ VAKFI Kurucusu Mustafa Yılmaz
Ey daireler ve köşkler yapan, ömrünü dünyayı tamirle geçiren adam! İyi niyete sahip olmadan hiçbir iş görme. Dünya binasını yapmanın temeli, iyi niyettir. Nefsinle, kötü arzunla yaptığın binadan hayır gelmez. Cahil kişi, binasını, kötü arzusu, tabiî isteği, nefsi, iyi olmayan alışkanlığı ile yapar; hikmete, ilâhi hükümlere, kazaya ve ilâhî fiil tecellisine uymaz. Bu yüzden iyi bir arkadaşa sahip olamaz. Yaptığı evde de rahat edemez. Kendisi yorulur, yapar, başkaları oturur. Sonra, kıyamet olunca onu: “Bunu niçin yaptın, kime iyilik ettin, ettinse neye ettin?” diye iğneden ipliğe hesaba çekerler.
Razı olma yolunu ara. Hâl-i hazır kısmetinle yetin. Senin olmayanı arama. Peygamber (s.a.v) Efendimiz şöyle buyurur:“Allah Teâlâ’nın, kuluna dünyada en büyük cezası; kulun kendine has olmayanı aramasıdır.”
İslâm demek, Allah’ın kaza ve kaderine teslim olmak ve O’nun fiil tecellisi önünde sessiz durmaktır. Ayrıca kitabın hüküm hududunu aşmamak ve Peygamberin (s.a.v) âdetlerine uymaktır. Peygamberimiz’e salât ve selâm olsun. Kitab’a ve Sünnet’e uyman sahih olduğu takdirde İslâm kelimesi sana yakışır.
Uzun emelli olmanın şomluğu odur ki: Seni Allah’a isyana ve O’nun emrine muhalif hareket etmeye iter. Ümitlerini her ne zaman kırarsan hayır gelir; ona yapış. Kurtuluş, felah istiyorsan, emelini kısalt ve hayrı görünce de yapış, bırakma.
Kader hangi şeyi getirirse onu almak, azına çoğuna bakmadan razı olmak iyidir. Ki, şeriatın da buna uygun şekilde bir emir vermiş olması elzemdir. İslâm dininin hoşnut olduğu bir işte, nefse, hayvanî arzulara, hevese ve şeytana yer yoktur. Bu sözle nefsin tamamen yok olacağını kast etmiyorum. Nefis ve diğer hayvanî arzular baki kalır. Ancak kula bu uğurda yardım gelir; nefsini ve diğer iyi olmayan duyguları yener. Çünkü içimizde peygamberlerden sonra masum olan kimse yoktur.
Hak Teâlâ’dan yardım gören kimsenin nefsi, hak isteklere uyar olur. Tabiat ateşi söner. Şeytanı hapse atılır, eline bir şey verilmez. Ve o kulu kandırmak için çevresinde gezemez.
Sen ki, nefis, boş arzu ve bir sürü yersiz âdetle dolusun; ne tevhidden haberin olur, ne de tevekkülden… Önce acılık, sonra tatlı… Kırılmak… Sonra cebir, sonra ölüm, daha sonra sonsuz hayat… Önce zillet, sonra izzet; önce fakirlik, sonra zenginlik… Tam bir yokluk, sonra icat… Şu hâlde sana bir şey yok. Ancak saydıklarımız bitince olagelen bu hâllere sabırla karşı koyarsan Hak’tan istediğin her dilek yerine gelir. Aksi hâlde senin için bir şey olmaz.
Gavsul Azam Abdulkadir Geylani Hazretleri (ks)