KIRŞEHİR ABDULKADİR GEYLANİ VAKFI
BÜTÜN HACETLERİMİZİN GİDERİLMESİ İÇİN EN GÜZEL YOL = İSTİĞFAR VE DUA
Allâh Rasûlü (sav) buyurdular ki:
Size, derdinizi ve devanızı bildireyim mi? Haberiniz de olsun ki, sizin derdiniz günahlardır. Devanız ise istiğfardır.
(Hz. Enes (ra) 166/6 Ramuz El-Ehadis)
Bir kimse çok istiğfar ederse, Aziz ve Celil olan Allah onu her hemden kurtarır ve her sıkıntıdan halas eder ve onu hiç ummadığı yerden rızıklandırır.
(Hz. İbni Abbas (r.a) 408/6 Ramuz El-Ehadis)
Duanın hayırlısı istiğfardır. İbadetin hayırlısı “Lâ ilâhe illallah” sözüdür.
(Hz. Ali (r.a.) 281/10 Ramuz El-Ehadis)
Cenâb-ı Hak, tevbe ve istiğfâr eden kullarını sıkıntılardan kurtarır ve onlara pek çok lûtuflarda bulunur.
Bir defasında Hasan-ı Basrî Hazretleri’ne dört kişi gelerek biri kuraklıktan, diğeri fakirlikten, öteki tarlasının verimsizliğinden, bir başkası da çocuğunun olmayışından şikâyette bulunmuş, Hazret’ten himmet talep etmişlerdi. Bu büyük velî, onların her birine de “istiğfâr”ı tavsiye etti.
Yanındakiler kendisine:
“–Efendim, bu kimselerin dert ve sıkıntıları farklı farklı, lâkin siz hepsine aynı şeyi tavsiye ettiniz?!” dediler. Hasan-ı Basrî Hazretleri, onlara şu âyet-i kerîmeyi okuyarak cevap verdi:
“Rabbinizden mağfiret dileyin; çünkü O çok bağışlayıcıdır. (Mağfiret dileyin ki) üzerinize gökten bol bol yağmur indirsin, mallarınızı ve oğullarınızı çoğaltsın, size bahçeler ihsân etsin, sizin için ırmaklar akıtsın!” (Nûh, 10-12) (İbn-i Hacer, Fethu’l-Bârî, XI, 98)
Hacetlerimiz için Allâh Teâlâ Hazretlerine bol bol istiğfarda bulunalım. İmkanlarımız ölçüsünde fakir fukaraya ihtiyaç sahiplerine sadakalar vererek ilâhi rahmeti celbetmeye gayret gösterelim.
İstiğfar, her hâlükârda kula bir fayda temin eder. Lâkin bu fayda, Cenâb-ı Hakk’ın takdîrine göre kimine hemen, kimine uzun vâdede, kimine ise âhirette ecir olarak tahakkuk eder. Zira kul için neyin hayırlı olduğunu, Cenâb-ı Hak elbette daha iyi bilir.
“Ey îmân edenler! Samîmî bir tevbe ile Allâh’a dönün! (Ancak böyle yaptığınız takdirde) umulur ki Rabbiniz, sizin kötülüklerinizi affeder!..” (et-Tahrîm, 8)
Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz ve bize acımazsan, mutlakâ ziyân edenlerden oluruz.” (el-A’râf, 23)