ANIZ YAKMAK ALLÂH’IN GAZABINI CELBETMEKTİR.
Cenab-ı Allah insanlara, hayvanlara, çevreye ve tabiata zarar veren her fiil ve hareketi haram kılmıştır. Allah’ın kesin olarak yasakladığı bazı kötülükler vardır ki, zararları sınırlı değil çok sayıda insana, çeşitli canlı varlıklara ve çevreye sirayet eder. Bu tür kötülüklerden biri de anız yakmaktır.
Yaz mevsiminde biçilen ekinlerin, kurumuş otların tarlada, bahçede, yol kenarlarında kalan ve anız denilen sapları yakarak tarlasını, bahçesini temizleme yoluna gidiyor. Bu da son derece tehlikeli sonuçlar doğuran, çevreye ve toprağa zarar veren
ve vebali büyük olan bir fiildir.
Anız yakmanın çiftçiler tarafından çabuk, zahmetsiz ve masrafsız bir yöntem olarak görülmesi nedeniyle yasak olmasına rağmen devam etmekte ve toprağın en büyük düşmanı olan anız yakma çiftçiler tarafından kısa sürede toprağı yeni ekime hazırlamak, hastalık ve zararlı böcekler ile mücadele etmek gibi düşünceler ile bu uygulamayı sürdürmektedir.
Ancak anız yakmanın çevreye, toprağa, hayvanlara ve daha birçok etmene pek çok zararı vardır.
Anız yakan insan Allah’ın yarattığı tarlalardaki milyonlarca karınca, böcek ve diğer canlı varlıkları yakmış olur ki, bu da büyük bir cinayettir ve günahtır. Allah’ın gazabını ve azabını mucip bir fiildir.
Anız yangınları, yalnızca hayvanların ölümüne sebep olmakla kalmayıp aynı zamanda büyük çapta yangınlara, hektarlarca ormanın yanıp kül olmasına, tarla veya evlerin yanmasına, hava kirliliğine ve karayolunda görüşün azalmasıyla trafik kazalarına sebep olmakta, komşu tarlalardaki ürünlere, meyve bahçelerine, telefon ve elektrik direklerine, yerleşim yerlerine zarar vermektedir.
Toprağın fiziksel, kimyasal, biyolojik özelliklerini, mineral yapısını ve dengesini bozmakta, verimliliği düşürmekte, gübre kullanımını artırmakta ve biyolojik dengeyi olumsuz yönde etkilemektedir.
Böylece çıplak kalan toprak, su ve rüzgâr erozyonuna açık hale gelmekte, toprak ve su kaynakları kirlenmektedir.
Anız yakmak kalp hastalığı, nefes darlığı ve astım gibi hastalığı olan binlerce insanın da sağlığını tehdit etmekte bazen ölümlere sebebiyet verdiği de görülmektedir. Dinimize göre kul hakkına tecavüz ve ölümlere sebebiyet verdiği için de cinayettir.
Peygamber Efendimiz (sav)’in Yerdekilere merhamet etmeyene, göktekiler merhamet etmez.
(Ebû Dâvûd, Edeb 58) buyurması; yine bırakın hayvanını öldüreni, devesini aç bırakıp ona sıkıntı veren birine bile, Allahtan korkmaz mısın? diye üzüntüsünü belirterek hitap etmesi, etrafımızdaki her türlü canlıya hangi nazarla bakmamız ve nasıl davranmamız gerektiğini bize öğretmektedir.
“Peygamberimizin sahabelerinden İbn-i Mes’ud şöyle diyor: Bir gün Hz. Peygamber ile bir seferde beraberdik. Ateş yaktığımız bir yerde karınca yuvası da yanmıştı. Hz. Peygamber bunu görünce pür hiddetle: ‘Karınca yuvasını kim yaktı?’ diye sordu. Ateşi biz yakmıştık cevabını verince Peygamber (sav) bizi sert bir şekilde ikaz etti ve ‘(Dikkat edin) ateşle azap etmek, ateşin yaratıcısından başka hiç kimse için meşru olamaz.’ buyurdu ve canlı varlıkların ateşle yakılmasının büyük bir günah olduğunu söyledi.”
(Ebu Davud)
“Peygamberimiz bir tek karınca yuvasını yakanlar için bu şiddetli ikazı yaptığına göre, binlerce karınca yuvasını ve milyonlarca karınca, böcek ve bir çok canlı varlıkları yakanların durumunun nasıl olacağını iman ve vicdanı olan herkes düşünmelidir.”
İnsanlara zararı olmayan, insanın ölümüne sebebiyet vermeyen kainattaki ve tabiattaki canlıları herhangi bir şekilde öldürmek, telef etmek, onların ölümüne sebebiyet vermek aynı derecede dinen günahtır. İşte bu açıdan anız yakmak günahtır. Anız yakınca o anızın içerisinde canlılar vardır. Bilerek veya bilmeyerek o canlıları yakmış, öldürmüş oluyoruz. Dinen suç işlemiş oluyoruz. Bir canlının hayatına son vermiş oluyoruz
O halde Allah’a ve Peygambere imanı olan her insan, tehlikeli, zararlı ve büyük günah olan anız yakmaktan sakınmalıdır. İnsanların bedduasını, yaktığı milyonlarca canlı varlıkların vebalini almaktan uzak durmalıdır. Bu dünyada cezasını çekmese de, öbür âlemde Allah’a hesap vereceğini ve bunun şiddetli cezasını çekeceğini de unutmamalıdır.
Rabbim bizleri “zalimler” güruhundan eylemesin.
Unutmayalım ki topraklar bizim geleceğimiz ve devam eden neslimize bırakacağımız miraslarımızdır. Basit bir durum gibi algılansa da ciddi zararları olan bu işlemin asla uygulanmaması gerekmektedir.